02 September, 2006

Fındıklı mındıklı, ballı acılı domates tatlısı

Arnavut acılı domates reçellerimi yapıp yedirdiğim herkese beğendirmiştim. Bugün yapacağım domates tatlımı beğendirmekle kalmayıp keyiften çığlıklar attıracağım gibi geliyor. Ainesi iştir kişinin, çok konuşmadan buyrun, işimize bakalım.


Mis gibi kokulu, dipdiri, kıpkırmızı midi domateslerden oniki adet. Dolu avuçlarla fındık, ceviz, tuzsuz badem, tuzsuz şamfıstık ve bir küçük boy kuru arnavut biberi; havanda dövülüp hazırlanacak.

Kimi bütün kalmış, kimi ezilmiş, kimi ufalanmış olacak. İstediğimiz de zaten bu. Yoksa yine bizim o bızzzzt aletine başvurur, hiç yorulmadan hallederdik işimizi. Bu işte, nurlardaki babacığım Nuri'nin çeyiziyle evimize girmiş olan tarihi pirinç havanımı kullanıyor olduğum için ayrıca sevinç çığlıkları atmaktayım...


Domateslere kapak kesip içlerini çay kaşığı ile çıkarıyorum ve çıkanların yerine, havanda dövülmüş ve dovülmemiş olan karışımdan dolduruyorum. Domateslerin dolma işlemi bitince çay kaşığı ile yavaş yavaş bal akıtıyorum üzerlerine. Kapakçıkların üstüne, domateslerin sapla birleştikleri noktalara birer karanfil saplıyorum. Şimdi de kapaklarını kapatıyoruz ve işimiz neredeyse bitiyor.


Hepsi tencereye dizildi, tenceremiz folyo ile sıkıca kapatıldı ve başka bir kabın içindeki kaynar suya oturtuldu. Evet, bain marie... Gidip gelip bakın, alttaki tencere susuz kalmasın, içindeki domatesler kendi buharında iyice pişsin.


Dayanılmaz bir lezzet.

Dövdüğümüz içten arta kalan kadar taneli ezmeyi bal kavanozunun içinde kalan balla karıştırdım.


Muz yeme girişimlerinizde size yardımcı olacağını umarım...

Oya Kayacan

OK

No comments: