27 August, 2006

Fındıklı Poğaça


Fındıklı mamûller girişimlerim kapsamında evdeki bütün fındıklar ayıklandı. Kurumaya yüz tutan yeşil giysilerinden ilk, katı kabuklarından da ikinci hamlede arındılar. Elde kaldı bir miktar iç yaş fındık, tamamiyle mevsimsel ürün.

Bu duruma gelindiğinde, fındığın hani tıkır tıkır ağzımıza atıp yerken pek önemsemediğimiz kıl tüy neviinden uzantıları çarpıyor insanın gözüne. Ben de tutup sıcak suya basıyorum hepsini, hepsi dediğim yüzelli grammış tamı tamına. Su soğumaya yüz tutunca da, parmaklarımla ince zar kabuklarını oğuşturarak yıkıyorum akar su altında. Kurulayıp içine folyo serdiğim bir tavaya atıyorum. Çünkü iyice kurusunlar istiyorum. Ya sabır, ne işler açıyorum başıma?

Sonra tuz, köri, muskat tozu / rendesi, sarmısak tozu ve tatlı kırmızı biber (paprika) ekliyorum ve evire çevire kurutuyorum fındıklarımı. Pek lezzetli oluyorlar.



Şimdi poğaça yapmak istiyorum ve de içinin dolgusu fındıklı olsun istiyorum...

Bu ara maşallahı var bızz bızzzz çalışan bızzzzt aleti yine giriyor devreye, fındıklar da içine. Beyaz peynir de içine, biraz da dereotu, yine içine... Bızzzt yapıp harika bir peynirli fındıklı karışım elde ediyorum. Fındıklar zaten lezzetlendirilmişlerdi kurutulurken. Oooof bu karışımın kokusu yeter, otur başla kaşıklamaya...

Dışarıda da üç yumurta, birer su bardağı sızma ve süzme yoğurt... Birer tutam tuz ve şeker... Bir poşet kabarma tozu.

“Anneeeee alooo, başka bişey var mıydı?”
“Un kızım, un koymamışın!” Hem de öyle fındıklı mındıklı iç mi olurmuş, adabıyla yapsaymışım...


Oldu oldu... Pek lezzetli oldu hem de. Kıyıl kıyıl tabir edilenlerden oldu. Unun yarısı beyaz yarısı siyahtı. Hamur yoğurulduğunda kulak memesi yumuşaklığındaydı. Önce ellerimle köfte gibi yaptığım hamur parçalarını çorba tabağının dibine yatırdım. Parmak uçlarımla ve parmaklarımın tersiyle incelttim. İçini ekleyip katladım ikiye, keskes aletimle yuvarlağını düzelttim. Azıcık yağladığım tepsiye dizdim, üstüne yumurta sürdüm.... Yani fındığın dışında pek çok şey sanırım olağandır size göre.

Alışılmış poğaçalardan büyük yaptım poğaçalarımı. Çünkü evde yapılan şeylerin dışarıdan alınanlardan bir farkı olsun isterim hep. Daha büyük, daha bereketli, daha lezzetli...
Fındığın gireceği bir kapı daha buldum ya, memnunum yani.

Nottur: İç fazla geldi. Gelen fazla buzdolabında duruyor. Akşama evde yemek yenirse eğer fesleğenli domates sosunda makarnanın üzerine kaşık kaşık dökülecek.

Çok fena olacak bu fındık işinin sonu çoook..., gibi duruyor

Tarifi Veren

OK

No comments: